Hz. Muhammed’in Hediyeleşme Geleneği
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesinde dikkat çeken bir bölüm yer aldı.
“KIYMETLİ MÜSLÜMANLAR!
Milletleri güçlü kılan, onları emin adımlarla geleceğe taşıyan temel unsur; milli ve manevi değerlerine bağlı kalmalarıdır. Kendi değerlerinin yerine başkalarının değerlerini, kendi sembollerinin yerine başkalarının sembollerini benimseyen milletler ayakta duramazlar. Kendi medeniyetini unutup yabancı kültürlerin etkisi altına giren toplumlar; tarihlerini, dillerini, dinlerini ve kimliklerini kaybederler. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ “Kim bir kavme benzerse o da onlardandır.”[2] uyarısı hepimiz için önem arz etmektedir. Bu sebepledir ki, dinimiz ve geleneğimizle hiçbir bağı olmayan, İslam dışı geleneklerden kalan figürlere özenmek, onlar gibi giyinmek, onlar gibi hediyeler dağıtmak, inancımıza aykırıdır, yanlıştır.”
Hz. MUHAMMED’İN HEDİYELEŞME GELENEĞİ
Ancak tarihe bakıldığında Hz. Muhammed’in içinde yaşadığı kültürde de hediyeleşme adetinin gelenek olarak yer aldığı görülüyor. Hz. Muhammed hediyeleşme geleneğini bazen yakınları ile bazen kendisine gelen heyetler ile bazen de devlet başkanları ile karşılıklı olarak devamını sağlamıştır.
Ordu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Öğretim Görevlisi Feridun Tekin’in 2018 yılında hazırladığı akademik makalede, Hz. Muhammed’in verdiği hediyeler de yer alıyor. Hz. Peygamber’in hadislerinden “Hediyeleşiniz, zira hediyeleşmek kalpteki kin ve nefreti yok eder” sözleri, hediyeleşmenin Müslümanlar için önemine vurgu yapmakta….
Hz. Muhammed’in konu ile ilgili bir diğer hadisi de “Benim rızam için birbirleriyle sevişenlere, benim rızam için karşılıklı oturup sohbet edenlere, benim rızam için birbirlerine hediye verenlere ve benim rızam için birbirlerini ziyaret edenlere rahmetim vacib oldu” şeklindedir.
Öte yandan Hz. Âişe “Resûlullah (s) hediyeyi kabul eder ve karşılığında hediye verirdi” şeklinde beyanda bulunarak, Hz. Muhammed’in hediyeleşmeye verdiği önemi belirtmiştir.
SADAKA DEĞİLSE HEDİYEYİ KABUL EDERDİ
Hz. Muhammed’in hediye kabulu konusunda bazı hassasiyetleri vardı: Kendisine sadaka olarak bir şey verildiğinde kabul etmez; müşrik birinden hediye almaz; haram eşyaları hediye edildiğinde reddederdi.
VERDİĞİ HEDİYELER ÇOK ÇEŞİTLİYDİ
Dr. Tekin’in makalesinde yer verdiği hediyeleşme örneklerinden bazıları ise şöyle:
- Hz. Muhammed Mekke’de iken çocukluğu döneminde kendisine sütannelik yapan Ebu Leheb’in câriyesi olan Süheybe’yi ziyaret edip hal hatırını sorardı. Hz. Hatîce de ona ikramda bulunurdu. Sütannesi Süveybe’ye vefat edinceye kadar hediye ve giyecek göndermiş, onunla samimi bir şekilde bağını devam ettirmiştir.
- Hz. Muhammed’in hediyeler verdiği başka kimse ise diğer sütannesi olan Halime’nin ailesidir.
- Hz. Muhammed yakın aile fertlerine de hediyeler vererek onlarla olan bağın güçlü kalmasını sağlamıştır. Bu hususa eşi Ümmü Seleme ile olan durumu örnek olarak verilebilir. Ümmü Seleme ile evlenince ona, “Şüphesiz ki ben Necâşî’ye bir miktar misk ve kumaş hediye etmiştim. Şimdi ise onun öldüğünü ve hediyelerin bana iade edileceğini düşünüyorum. Hediyeler bana geri geldiğinde onlar senindir” der. Durum Hz. Muhammed’in dediği gibi olur…
DEVLETLER ARASI DÜZEYDE HEDİYELEŞME
Hz. Muhammed İslâm’ı tebliğ etmek maksadıyla bazı devlet başkanlarına elçi gönderirken onlarla birlikte birtakım hediyeler göndermiş, devlet başkanları da cevabî olarak kendisine bazı hediyeler göndermişlerdir.
- Hz. Muhammed’e hediye gönderenlerden biri Rum Kralı.. Rum Kralı ince ipekten (sündüs) yapılmış bir kürk hediye eder. Hz. Muhammed hediye edilen bu kaftanı giyer ve onunla namaz kılar..
- Habeşistan Kralı Necaşî, Hz. Muhammed’e hediye gönderen hükümdarlar arasındadır. Necaşî, içinde altından bir yüzük olan bir ziynet eşyası hediye eder. Fakat Hz. Muhammed altın yüzüğü kullanmaz ve onu kızı Zeyneb’in kızına (Ümâme’ye) gönderip, “Ey biricik kızım! Bununla süslen” der.”
- Hz. Muhammed karşılıklı olarak devlet başkanları ve kabileler ile hediyeleşmiş, aralarında diplomatik olarak ilişkilerin canlı kalmasını sağlamıştır.
*Quo vadis: Latince cümle ‘Nereye gidiyorsun’ anlamına gelmektedir.